WhatsApp Destek

1942 Yılından itibaren; Lokum, Helva, Şeker ve Reçel üretiminde tatlı bir gelenek!

Safranbolu
Safranbolu

Safranbolu

Anadolu'nun kuzey batı kesiminde, Antik Devirde tarihçi Homeros'un İlyada destanında Paplagonya olarak geçmektedir.Yörede sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.

Safranbolu 1196 tarihinde Selçuklu Sultanı II.Kılıç Arslan'ın oğlu Muhiddin Mesut Şah zamanında Türklerin eline geçmiştir. Tarihi süreç içerisinde ise 1213-1280 tarihleri arasında Çobanoğullarının, 1326-1354 tarihleri arasında Candaroğlullarının, 1354-1402 ve 1423 yılından itibaren de Osmanlıların egemenliğine girmiştir.

Safranbolu, tarihi geçmişinde, en üstün ekonomik ve kültürel düzeyine Osmanlı döneminde ulaşmıştır. Kentin 17. yy da İstanbul-Sinop kervan yolu üzerinde önemli bir konaklama merkezi oluşu, bölgede ticaretin gelişimine olanak sağlayarak zenginleştirmiştir. (Bu dönemde İstanbul ve Kastamonu ile yoğun ilişkiler yaşanmış, Osmanlı devlet adamlarından bazıları kente önemli eserler bırakmışlardır.

Safranbolu geleneksel Türk toplum yaşantısının tüm özelliklerini yansıtan ve uzun tarihi geçmişinde yarattığı kültürel mirası çevresel dokusu içinde koruyan örnek bir kenttir. Sahip olduğu zengin kültürel mirası kent ölçeğinde korumadaki başarısı Safranbolu'yu "Dünya Kenti" ününe kavuşturmuş ve UNESCO tarafından "Dünya Miras Listesi"ne alınmıştır.

Tüm ülkede bulunan yaklaşık 50 bin kadar korunması gerekli Kültür ve Tabiat varlıklarının yaklaşık 1500'ü Safranbolu' dadır. Bu zenginlik kenti bir Müze Kent haline getirmiş, korumacılıktaki başarısı ise kente "Korumanın Başkenti" ünvanını kazandırmıştır.

Kentin ününü oluşturan Safranbolu Evleri 18.ve 19.yy. Türk hayatının geçmişini, kültürünü, ekonomisini, teknolojisini ve yaşama biçimini yansıtan mükemmel mimarlık bilgisi ile yapılmışlardır. Yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu evlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır.

Geriye doğru 3000 yıllık tarihi geçmişe sahip olan Safranbolu pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve günümüze bir kültür zenginliği olarak ulaşmıştır. Özellikle Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve eşsiz konaklar gelenlere hayranlık uyandıracak niteliktedir.

1975 yılında Anıtlar Yüksek Kurulunun Safranbolu'yu kentsel sit ilan etmesi ile akademik düzeyde başlayan kente olan ilgi , zamanla ülkemiz sınırlarının dışına taşmıştır. 90'lı yılların başından bu yana küçük ve orta ölçekli turistik tesislerin oluşumu ile turizm ilçe ekonomisindeki yerini hissettirmeye başlamış, terk edilen konaklar, otel, lokanta gibi işlevlerle yaşama dönüştürülmüş, bozulan arnavut kaldırımları yeniden yapılmış, anıtsal eserler restore edilmeye başlanmış, kaybolmak üzere olan el sanatları turistik amaçla yeniden canlılık kazanmıştır.

Safranbolu İsimleri

Safranbolu'nun belgelere dayanan bilinen ilk tarihi Bizans Döneminde başlamaktadır.(395-1453) Bizans Döneminde Safranbolu Dadybra (Dadibra), müslüman Arap akınları karşısında bir müstahkem kale olarak (Akratia) kurulmuş ve önem kazanmıştır. Bizanslılar Döneminde kentin adı Dadybra'dır. 1196 tarihinde Selçuklular zamanında kentin adı Zalifre olmuştur. Beylikler döneminde ve Osmanlıların ilk zamanlarında kentin adı Borglu ve Borlu şeklini almıştır. Osmanlı Tapu ve Tahrir defterinden izlenebileceği gibi Borlu, yöreye yerleşen Taraklı Aşiretinden dolayı Taraklı borlu olmuştur. Taraklı borlu adından sonra Safranbolu için Osmanlılar Döneminde kullanılan diğer adlar, 18 yy. ortalarında Zağfiran- ı Borlu, 19 yy.ın yarısında kısa bir süre için Zağfiran-ı Benderli, 19. yy.in son çeyreğinden itibaren Zağfiranbolu, son olarakta Zafranbolu ve Safranbolu biçimine dönüşmüştür.

Safranbolu çok eskilere dayanan tarihi geçmişi içerisinde, bilinen en üstün ekonomik ve kültürel düzeyine Osmanlı Döneminde varmıştır. 17. yy/da İstanbul-Bolu-Amasya-Tokat-Sivas Kervanyolunu Sinop'a bağlayan yol, Gerede-Safranbolu-Kastamonu güzergahını izlemekteydi. Safranbolu'nun bu yol üzerinde önemli bir konaklama merkezi oluşu, bölgede ticaretin gelişimine imkan sağlayarak yöreyi hızla zenginleştirmiştir. Bugün Çarşı kesiminde aynen korunmakta olan Cinci Hanı'nın ihtişamı o günün hareketliliğinin göstergesidir.

Safran Çiçeği

Safranbolu’ya ismini veren ve en kalitelisi Safranbolu’da yetişen safran çiçeği, dünyanın en pahalı baharatı olma unvanını taşıyan nadide bir bitkidir. Kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilme özelliği bulunan safran; İlaç, gıda, kozmetik sanayide kullanılmaktadır. Yarım kilogram safran 80 bin çiçekten elde edilmektedir. Safran bitkisinin ürün olarak kullanılan kısmı yalnızca ortasındaki lifler olduğundan yetiştirilmesi ve bakımı çok emek isteyen bir bitkidir. Bu yüzden altın kadar değerlidir.

Safranbolu Lokumu

Safranbolu’ya gelipte dünyaca ünlü Safranbolu Lokumunu tatmamak olmaz. Safranbolu Lokumu daha az tatlı ve hafif olması nedeniyle diğer lokumlardan farklıdır. Lokumumuzu ayrıcalıklı kılan ise mineral bakımdan zengin olan suyumuzun sertlik derecesi ve kullanılan doğal şekerdir. İlçede çeşitli türlerde lokum yapılmaktadır: Hindistan cevizli fındıklı, çifte kavrulmuş, safranlı fıstıklı, güllü, damla sakızlı v.s. Günlük üretilen Safranbolu lokumu talepler doğrultusunda Türkiye’nin her yerine gönderilmektedir.

Çavuş Üzümü

Yörede yetiştirilen Çavuş üzümü de Safranbolu’nun ayrı bir lezzetidir. Safranbolu Yazıköy de aktif olarak yetiştiriciliğine devam edilen ve genellikle sofralık olarak kullanılan çavuş üzümünün her yıl eylül ayında bağbozumu şenlikleri ile hasadı yapılmaktadır. YÖRE MUTFAĞI Bükme, Perohi, Bütün et yemeği, Koruklu Etli Bamya, Uzun ve Dilme Fasulye, Keşkek, Safranlı Zerde gibi Safranbolu’ ya özgü yemek türlerinin yanı sıra, Su Böreği, Makarna (Cimcük),Yayım (Erişte), Haluşka, Höşmerim, Cevizli çörek, Kiren (kızılcık) suyu, Baklava, Kadayıf gibi geleneksel Türk mutfağının zengin yemek çeşitlerini de Safranbolu Mutfağında görmek mümkündür.

Safranbolu